gabriel garcia marquez

Kimdir?

gabriel josé de la conciliación garcía márquez (6 mart, 1927-17 nisan, 2014) kolombiyalı yazar, romancı.

1927’de kolombiya'nın aracataca kentinde doğdu. büyükannesiyle büyükbabasının evinde ve teyzelerinin yanında büyüdü. başkent bogota’daki kolombiya ulusal üniversitesi’nde başladığı hukuk ve gazetecilik öğrenimini yarım bıraktı. 1940’lardan başlayarak uzun yıllar gazetecilik yaptı. öykü yazmaya 1940’ların sonlarında başladı.

yayınlanan ilk önemli yapıtı yaprak fırtınası idi. 1961 de yayınlanan albaya mektup yazan kimse yok adlı romanını, hanım ana’nın cenaze töreni(1962) adlı öykü kitabı ve kötü saatte(1962) izledi. yazar en tanınmış romanı yüzyıllık yalnızlık’ı(1967) meksika’ya ilk gidişinde yazdı. yüzyıllık yalnızlık’taki bir bölümden etkilenerek yazdığı öykülerini iyi kalpli erendina(1972) adlı kitapta toplayan yazar daha sonra sırasıyla mavi bir köpeğin gözleri (1972), başkan babamızın sonbaharı (1975), kırmızı pazartesi (1981), kolera günlerinde aşk (1985), labirentindeki general (1989) yayınladı.

yazarın türkiye’de yayınlanan diğer kitapları arasında bir kayıp denizci, sevgiden öte sürekli ölüm, aşk ve öbür cinler, şili de gizlice, on iki gezici öykü ve bir kaçırılma öykü sayılabilir.

2005 itibarı ile ciudad de mexico'da yaşadı.

17 nisan 2014 günü meksika'daki evinde 87 yaşında hayatını kaybetti.



  1. 1982 nobel edebiyat ödülü almış olan kolombiyalı yazar. tüm zamanların en önemli yazarlarından birisidir bana göre. romanları öncüsü kabul edildiği büyülü gerçekçilik akımı içinde değerlendirilir.

    kitaplarını okurken yazılmış bir metin değil tatlı mı tatlı bir amcanın hikayelerini dinliyormuş gibi hissedersiniz. hikayelerinin akışını ben eğimli güzel bir vadide coşkuyla akmakta olan bir ırmağa benzetiyorum.

    coşkulu ırmağın vadideki devinimi, nasıl yer çekimine boyun eğmiş bir doğallık ve kesinlik içeriyorsa hikayeleri de o kadar doğal o kadar hayatın içindendir. romanlarında kullandığı ve 'büyülü' olarak nitelenen kısım o ırmağın önüne çıkmış küçük şelalerden ve kayalardan başka bir şey değildir bana göre. su damlası şelaleden de düşse kayaya da çarpsa ırmağa dönecektir, hikayenin aslı ırmağın ta kendisidir. şelale ve kaya vadi için ne kadar doğalsa gerçek dışı olaylar da o kadar doğal olarak yer alır hikayenin içinde ve hikayenin akışını kesinlikle bozmaz, onun önüne geçemez.

    bolca kitap yazmış iyi ki de yazmış. bol bol okunması ümidiyle.